Anne Sütünü Arttıran Besinler
Anne sütü, bebeklerin ilk aylarda ihtiyaç duyduğu tüm besinleri ve bağışıklık öğelerini içeren “altın standart” bir besindir. Yenidoğanlarda hastalıklardan korunmayı sağlayan antikorlar bakımından zengindir ve yeni anne ile bebek arasındaki bağın kurulmasına yardımcı olur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve UNICEF de bebeklerin doğduktan sonraki ilk saat içinde emzirilmelerini ve ilk 6 ay boyunca yalnızca anne sütü ile beslenmelerini önermektedir. Yeterli süt miktarı, bebeğin büyümesi ve gelişimi için hayati önem taşır. Bu nedenle emzirme sürecinde annenin hem doğru emzirme pratiği uygulaması hem de beslenmesine özen göstermesi gerekir.
Emzirme iki yönlü bir hormon mekanizması ile düzenlenir. Öncelikle, prolaktin hormonu süt üretimini (laktasyonu) kontrol eder. Gebelik boyunca plasentanın ürettiği yüksek östrojen ve progesteron seviyeleri süt yapımını baskılasa da, doğumla plasentanın atılmasıyla bu baskı kaldırılır ve prolaktin süt sentezini başlatır. Doğumdan hemen sonra prolaktin seviyeleri yükseğe çıkar ve her emzirme döneminde bebeğin memesini emmeye başlamasıyla hipofiz bezinden ek prolaktin salgısı artar. İkinci olarak, oksitosin hormonu ise sütü alveollerden meme kanallarına doğru iter (ejeksyon refleksi). Bebeğin emzirmeye başlaması, meme başındaki sinir uçları aracılığıyla beyne sinyal gönderir; beyin de oksitosin salgısını artırarak sütü salıverir. Bu nöroendokrin mekanizma, süt üretiminin sürdürülebilir olmasını sağlayan olumlu geribildirim döngüsünü oluşturur. Pratikte bu, bebeği sık emzirmenin veya düzenli şekilde süt pompalamanın süt üretimini artırdığı anlamına gelir. Uzmanlar, ilk aylarda günde en az 8 kez meme boşaltımının (emzirme veya pompalama) süt miktarını maksimize etmek için önemli olduğunu vurgulamaktadır.
Emzirme sürecinde prolaktin ve oksitosinden başka hormonlar da rol oynar. Örneğin büyüme hormonu, kortizol, insülin ve tiroid hormonları, annenin kanındaki aminoasit, yağ asidi, glukoz ve kalsiyum gibi yapı taşlarının süt salgısına taşınmasına yardımcı olur. Böylece annenin genel hormonal ve metabolik durumu süt üretimini destekler.
Laktasyon Döneminde Beslenmenin Önemi
Anne sütü üretimi, annenin dengesiz veya yetersiz beslenmesi halinde olumsuz etkilenebilir. Emziren bir kadının günlük enerji ihtiyacı, gebelik öncesine göre yaklaşık 500 kcal daha fazladır. Ayrıca protein, kalsiyum, demir, vitamin C gibi besin ögelerine olan gereksinim artar. Bu doğrultuda, dengeli bir diyet yapmak gerekir. Örneğin protein açısından zengin gıdalar (et, balık, yumurta, baklagiller), süt ve süt ürünleri (kalsiyum kaynağı), yapraklı yeşil sebzeler, tam tahıllar (lif ve B vitamini kaynağı) ve yeterli meyve-sebze tüketimi tavsiye edilir. Bu besinleri içeren sağlıklı bir beslenme, anneyi genel olarak güçlü tutar ve süt üretimini destekleyecek temel besin maddelerini sağlar.
Yeterli sıvı alımı da önemlidir; ancak önemli nokta aşırı hidrasyondan kaçınmaktır. Su içmek, süt üretimi için gereklidir; ancak “aç susuz içelim, bol su içelim” düşüncesi yanlış olabilir. Aşırı miktarda su içmek, vücudun hormon dengesini etkileyerek süt salınımını düzenleyen oksitosin mekanizmasını baskılayabilir. University of Utah uzmanları, emziren bir kadının suyu “susadığı kadar” içmesi gerektiğini; aşırı suyun sıvı-elektrolit dengesini değiştirerek süt üretimini azaltabileceğini bildirmektedir. Bu nedenle su alımını açlık-susuzluk hissiyle ayarlamak akıllıca olur. Enerji içecekleri ve gereğinden fazla kafeinli içeceklerden de kaçınılmalıdır. Öte yandan, günde 2-3 fincan kahve (yaklaşık 300 mg kafein) genellikle güvenli kabul edilir; bunun üzerindeki yüksek kafein veya bol şekerli içecek tüketimi süt üretimini olumsuz etkileyebilir. Sonuç olarak, bol su içilmeli fakat aşırıya kaçılmamalı; kafein kontrolü ve şekerli gıdılardan sakınılmalıdır.
Emzirme sırasında annelerin genel sağlığını koruyacak ek vitamin-mineral takviyeleri genellikle önerilse de, dengeli beslenme önceliklidir. Örneğin bir multivitamin ya da emzirme dönemi için formüle edilmiş bir vitamin, eksiklikleri tamamlayabilir. Ancak her durumda bir çocuk doktoru veya diyetisyen kontrolünde takviye kullanılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, dengeli bir diyet ve uygun yaşam tarzı en önemli garantörlerdendir. Hekimler ve emzirme danışmanları, süt miktarı yetersizliği çekebilen anne adaylarına önce emzirme sıklığını artırmayı, doğru emzirme tekniklerini kullanmayı ve yeterli beslenmeyi öğütler. Ancak bunlara rağmen süt üretimi yetersiz kalıyorsa, galaktagoji (süt arttırıcı) gıdalar veya bitkisel ürünlerden yardım almak düşünülebilir.
Emzirme Sürecini Destekleyen Beslenme Prensipleri
- Kalorik Alım: Emziren kadının günlük enerji gereksinimi artar. Genellikle gebelik öncesi ihtiyacına ek 300–500 kalori eklemek gerekir. Bu fazla kaloriyi sağlıklı karbonhidratlar (tam tahıllar, meyve-sebzeler), kaliteli protein (tavuk, balık, kırmızı et, yumurta, süt ürünleri, baklagiller) ve sağlıklı yağlar (zeytinyağı, avokado, kuruyemişler) şeklinde karşılamak önerilir.
- Protein Alımı: Günde 2–3 porsiyon yüksek biyolojik değere sahip protein (et, tavuk, balık, yumurta, süt, yoğurt, peynir, baklagiller, tofu vb.) almak, süt üretimi için gerekli aminoasitleri sağlar.
- Kalsiyum ve Vitamin D: Süt oluşumu için kalsiyum harcanır. Günde en az 1000–1300 mg kalsiyum alımı (süt, yoğurt, peynir, kemiksiz etler, takviye vb.) ve uygun dozda D vitamini desteği, anne-çocuk kemik sağlığı için önemlidir.
- Demir ve Folat: Emziren kadın hala demir kayıplarına açıktır, özellikle doğum sonrası dönemde hala yükselmiş olabilir. Haftada birkaç kez kırmızı et, baklagiller, kuru meyveler tüketmek demir ihtiyacını karşılar. Folat içeren koyu yeşil yapraklı sebzeler de eklenmelidir. Gerektiğinde doktor önerisiyle takviye alınabilir.
- Vitamin C ve Antioksidanlar: C vitamini (portakal, biber, brokoli) demir emilimini artırır. Ayrıca bağışıklık için faydalı antioksidanlardan (yeşil çay, limon, böğürtlen, çilek gibi meyveler) yararlanılabilir.
- Posa ve Lif: Tam tahıllar (kepekli ekmek, yulaf, bulgur, kahverengi pirinç) ve sebze-meyveler lif sağlar, kabızlık riskini azaltır. Ayrıca bol su ile birlikte sindirim sistemini düzenleyerek annenin genel sağlığını destekler.
- Sağlıklı Yağlar: Omega-3 yağ asitleri (özellikle DHA) içeren yiyecekler (somon gibi yağlı balıklar, ceviz, keten tohumu yağı) hem anne beyin sağlığı hem de süt yağının kalitesi için faydalıdır. Zeytinyağı, avokado ve fındık gibi mono-doymamış yağlar da anne diyetinde olmalıdır.
- Su ve Sıvı Tüketimi: Annenin susama hissine göre sıvı alımı sürdürülmeli; günde ~8-10 bardak su genelde yeterlidir. Ancak önce belirtildiği gibi aşırı su içmekten kaçınılmalıdır.
Bu genel beslenme ilkeleri yanı sıra, emzirme döneminde sütü desteklediği öne sürülen belli besin grupları ve bitkisel öğeler geleneksel olarak tavsiye edilmektedir. Aşağıda literatürde adı geçen ve kültürlerce kullanılan ana gruplar ve besin örnekleri başlıklar halinde açıklanmıştır.
Sütü Destekleyen Besin Grupları ve Örnekler
Tahıllar ve Yulaf Grubu
Tam tahıllar, kepekli tahıllar ve özellikle yulaf (Avena sativa) gibi besinler geleneksel olarak süt arttırıcı olarak kabul edilir. Yulaf, yüksek posa içeriği ve demir ile B vitamini yönünden zengindir; ayrıca sakinleştirici etkisiyle anneyi rahatlatıp daha iyi emzirmesini sağlayabilir. Pek çok emziren anne, yulaf ezmesi veya yulaflı kurabiye tarifleri tüketir. Bilimsel çalışmalarda tam tahılların makro besin desteği olduğu, demir ve magnezyum gibi mineraller içerdiği belirtilmiştir. Barley (arpa) da benzer şekilde lif ve mineral kaynağıdır. Özellikle arpa maltı eklenmiş besin takviyelerinin, küçük klinik çalışmalarda süt miktarında artış sağladığı gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, tahılların tek başına mucizevi bir etki sağlamayacağı; düzenli emzirme ve doğru beslenmeyle desteklenmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Maya ve Malt Bazlı Ürünler
Bira mayası (Saccharomyces cerevisiae), fermentasyon sonrası geriye kalan ölü maya hücrelerinden elde edilir ve B vitaminleri (B1, B2, B6, niasin ve biotin gibi) bakımından çok zengindir. Bu nedenle annelerin enerji metabolizmasını desteklediği düşünülür. Birçok anne, süt miktarı sorununda bira mayası içeren takviyelere başvurur; halk arasında emzirme kurabiyeleri içinde sıkça kullanılır. Araştırmalar, annelerin bir kısmının bira mayasının sütü artırdığı hissine kapıldığını göstermiştir. Örneğin yapılan bir ankette annelerin çoğu, gerçek etkisi tam kanıtlanmamış olsa da, bira mayasının süt miktarında iyileşme sağladığını rapor etmiştir. Halen ilk kontrollü çalışmalar yürütülmekle beraber, mevcut veriler “etkili olabilir” düzeyinde kesin sonuç vermemektedir.
Ayrıca beta-glukanlar açısından zengin arpa maltı takviyeleri de benzer amaçla kullanılmaktadır. Özellikle buğday veya arpadan elde edilmiş mayşeler (sıvı malt özü) anekdotsal olarak verilir. Yapılan bir çalışmada barley malt ve beta-glukan içeren bir tablet, plaseboya göre annelerin 14 gün sonunda toplam süt hacminde anlamlı bir artış göstermiştir. Bu sonuçlar preterm (erken doğum) annelerinde gözlenmiş olup, diğer anne gruplarına genellenmesi için daha fazla araştırma gereklidir. Yine de arpa maltı bazlı takviyeler, içerdiği şekerler ve gluten yapısı ile süt üretimi için potansiyel bir besin desteği olarak görülebilir.
Kuruyemişler ve Tohumlar
Badem, fındık ve ceviz gibi kuruyemişler ile keten tohumu, chia tohumu, susam tohumu gibi yağlı tohumlar, anne sütüne sağlık için faydalı yağ asitleri ve bitkisel protein sağlar. Bu besinler bol E vitamini, omega-3 (özellikle keten tohumu), çinko ve magnezyum içerir. Badem sütü veya badem unu, lacilin laktasyon döneminde sıkça önerilir. Bazı çalışmalar badem tüketiminin süt kalitesini artırabileceğini, süt yağında küçük artışlar sağlayabileceğini öne sürmüştür. Susam tohumu da klasik bir Anadolu galaktagojudur; omega-6 yağ asidi ile kalsiyum kaynağıdır. Keten tohumu (flaxseed), lignan adı verilen fitoöstrojenler içerir. Fitoöstrojenler, çok hafif östrojenik etkiler vererek süt üretiminde görevli hormonların aktivitelerini destekleyebilir. Tohumlar genellikle öğütülerek ya da yemeklere katılarak tüketilir. Bu gruptaki besinlerden biri olan keten tohumu, lif bakımından yüksek olup kolesterol düzenlemesi ve doğrudan besin desteği sağlar; anekdotsal olarak laktasyon kurabiyelerinde kullanımı yaygındır. Kuruyemişler ve tohumlar, hem anneye hem bebeğe sağladığı yağ-yağ-asidi profili açısından yararlıdır.
Sebzeler ve Koyu Yapraklı Bitkiler
Koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı, lahana vb.), sütü artırma iddiası olan bitkiler arasında sayılır. Bu sebzeler yüksek demir, kalsiyum ve vitamin içeriğiyle annelerin genel beslenmesini güçlendirir. Örneğin Amerika ve Avrupa’da yapılan lar ve organizasyonlarda koyu yeşil sebzelerin süt üretimi üzerinde pozitif etkisi olabileceği vurgulanmaktadır. Ayrıca pancar, havuç, tatlı patates gibi kök sebzeler de lif ve antioksidan sağlar. UW Medicine rehberinde rezene (fennel), pancar, havuç, tatlı patates gibi sebzeler listelenmiş; bunların içerdikleri karbonhidrat ve önemli mikro besinlerle süt oluşumunu destekleyebileceği belirtilmiştir.
Bunlara ek olarak kuşkonmaz, karnabahar, brokoli gibi besinler de anne diyetinin çeşitliliği için önemlidir. Meyveler açısından özellikle hurma, kayısı, incir gibi kuru meyveler ve papaya, üzüm gibi taze meyveler önerilir. Bu meyveler doğal şeker, lif ve bazı vitaminleri sağlar. Tropik bir meyve olan papaya (kokteyl papaia), içerdiği A vitamini ve enzimlerle laktasyon sürecini destekleyebileceği düşüncesiyle bazı kültürlerde emziren annelere önerilir. Ancak tüm bu sebze ve meyve çeşitleri, dengeli bir diyeti zenginleştirme amacıyla alınmalıdır; tek başına mucizevi süt artışı garantisi yoktur.
Bitkisel Galaktagojlar ve Baharatlar
Tarihsel ve kültürel olarak çeşitli bitkiler galaktagoj (süt artırıcı) olarak kullanılmaktadır. Özellikle çemen otu (fenugreek), rezene, anason, dereotu, keçiboynuzu, yavşan otu, ısırgan otu, moringa gibi bitkiler sıkça gündeme gelir.
- Çemen Otu (Fenugreek): Geleneksel tıpta en çok sözü edilen galaktagojlardan biridir. Fenugreek, steroidal saponinler, kumarinler ve trigonellin gibi bileşikler içerir. Bilimsel çalışmalar, fenugreek kullanımının anne sütü hacminde artış sağlayabileceğini göstermiştir. Örneğin Tayland’da yapılan bir çalışmada, annelere 4 hafta boyunca günde 600 mg fenugreek içeren kapsül verildiğinde, 2. haftada süt hacminde %49 artış ve 4. haftada %103 artış gözlenmiştir. Ayrıca geniş bir anket çalışmasında fenugreek kullanan annelerin %54’ü süt miktarının arttığını bildirmiştir. Fenugreek’in yan etkisi olarak idrar veya terde akçaağaç şurubu benzeri tatlı bir koku oluşabileceği de literatürde bildirilmiştir. Genel olarak fenugreek iyi tolere edilir, ancak diyabet veya pıhtılaşma bozukluğu olanlarda dikkatli kullanılmalıdır. Etkisi sütü artırabilir, fakat tek başına mucize değildir; düzenli emzirme ile desteklenmelidir.
- Rezene ve Anason: Bu iki bitki benzer etken madde (anethole) içerir. Rezene tohumu, gaz giderici özelliğinin yanı sıra süt artırıcı olarak bilinir. Geleneksel kültürlerde emziren annelere çay olarak önerilir. Laktoz intoleransı veya bebeğin gaz sorununu azaltması açısından da faydalı kabul edilir. Anason tohumu (Anise) de aromatik bir ottur, rezene ile benzer bileşikler içerir. Bazı anekdotik raporlarda rezene ve anasonun süt gelmesini teşvik ettiği söylenir. Ancak rezene, aynı zamanda anne ve bebekte gaz ve ruh hali değişikliklerine yol açabilir; bu yüzden küçük miktarlarla başlanmalı, aşırı tüketiminden kaçınılmalıdır.
- Kudret Narı (Şehteriotu) ve KeçiMemesi (Galega officinalis): Bu bitkiler halk arasında galaktagoj olarak kullanılır. Galega (keçi memesi) ineklerde süt verimini artırmak için tarih boyunca kullanılmıştır. Fakat modern klinik çalışmalarda bu bitkinin emziren kadınlarda süt miktarını artırdığına dair tutarlı bir kanıt bulunmamıştır. Nitekim LactMed veri tabanına göre, keçiboynuzu ve keçimemesi gibi eski kullanımlara rağmen bilimsel olarak yeterince desteklenmemektedir. Bu bitkiler düşük dozlarda güvenli kabul edilse de, tıbbi gözetim olmadan kullanımı önerilmez.
- Moringa (Dövülmüş Yaprak Ağacı): Son yıllarda popüler hale gelen Moringa oleifera, zengin vitamin ve mineral içeriği ile bilinir. Yine de bu bitkiyi ele aldığımız çalışmada görüldüğü üzere moringa’nın laktasyonu artırdığı düşünülmektedir. Moringa yapraklarında bulunan bileşikler, prolaktin düzeylerini artırabileceği öne sürülmüştür. Bazı araştırmalar, moringa hapları kullanan annelerin süt hacminde yükselme olduğunu rapor etmiştir. Örneğin Tayland’da yapılan bir çalışmada moringa kapsülü kullanan kadınların doğum sonrası 3–10 gün arasında ortalama süt hacimleri plasebo grubuna göre biraz daha yüksekti (istatistiksel olarak anlamlı olmasa da eğilim vardı). Moringa, ayrıca anneye A ve C vitamini ile demir gibi eksik besinleri de sağlayabilir. Çalışmalar genel olarak moringa kullanımı hakkında ciddi yan etki bildirmemiştir.
- Diğer Bitkiler: Şatavari (Asparagus racemosus) gibi Ayurvedik bitkiler, Kore kökü (Astragalus) veya diğer yerel şifalı otlar da halk arasında önerilebilir. Ancak bu bitkiler üzerine Türkçe literatürde sınırlı çalışma vardır ve etkilerine dair bilimsel veri halen eksiktir. Özetle, yukarıdaki baharat ve bitkiler galaktagoj olarak adlandırılmakta olup, tecrübelerle kuşaklar boyunca kullanılsa da çoğu için yüksek kaliteli klinik kanıtlar yetersizdir.
Öne çıkan bu besin ve bitkilerin hep birlikte ve düzenli emzirme/sağma ile desteklenmesi önemlidir. Örneğin içinde yulaf, keten tohumu, badem ve fenugreek bulunan emzirme kurabiyeleri (“laktasyon kurabiyeleri”) popüler hale gelmiştir; ancak tek başına kurabiye yemek kadar, bu besinlerin düzenli ve yeterli tüketimi ve emzirme sıklığı asıl etkenlerdir. Unutulmamalıdır ki, hiçbir gıda tek başına mucize yaratmaz; sütü artırmanın en garanti yolu sık emzirmeye devam etmek ve dengeli beslenmektir.
Dikkat Edilmesi Gerekenler ve Yan Etkiler
Her ne kadar birçok doğal besin süt miktarını desteklese de, bazı durumlarda dikkatli olunmalıdır:
- Yan etkiler: Örneğin çemen otu kullananlarda bazen başağrısı, ishal veya vücut kokusunda değişiklik görülebilir. Bilinen en sıradışı etki, süte veya anne/salgılarında akçaağaç şurubu kokusunun hissedilmesidir. Rezene ve anason türevi aromatik bileşikler bebekte gaz veya huzursuzluk yaratabilir; doz aşımında anne veya bebekte bulantı olabilir. Herhangi bir yeni bitkisel ürün kullanımında alerji riski de vardır. Örneğin keçiboynuzu aşırı tüketimi kan şekeri düşmesine yol açabilir.
- İlaç etkileşimleri: Çemen otu kan sulandırıcılarla veya diyabet ilaçlarıyla etkileşime girebilir. Özellikle keçiboynuzu (keçi memesi) hücreleri, diyabetlilerde kan şekerini aşırı düşürebilir. Gebelik sırasında bazı galaktagojlar (şatavari, keçiboynuzu vb.) önerilmediği için, emzirme öncesi hekime danışılmalıdır.
- Sıklık ve Miktar: Kaynaklar, bu besinlerin faydasını görebilmek için düzenli tüketilmesi gerektiğini belirtmektedir. Haftada yalnızca bir kez yulaf lapası yemek yerine, günlük kahvaltıda sürekli yulaf tüketmek daha anlamlıdır. Tek yönlü aşırı tüketim yerine, farklı besin gruplarını içeren zengin bir diyet tercih edilmelidir.
- Anne-Bebek İletişimi: En önemlisi, emzirme teknikleri düzeltilmeli ve bebek ihtiyaç duyduğu kadar sık ve etkili emer hale getirilmelidir. Besin desteği ancak bu temel sağlandıktan sonra ek avantaj sağlayabilir. Eğer süt yetmezliğinden endişe ediliyorsa mutlaka bir emzirme danışmanından veya doktorundan yardım alınmalıdır.
Sonuç olarak, anne sütü üretimini destekleyen pek çok besin ve bitki mevcuttur. Bunlar içinde yulaf, tam tahıllar, baklagiller, badem ve susam gibi gıdalar ile fenugreek, rezene, moringa gibi bitkiler öne çıkar. Bu besinlerin içerdiği vitamin, mineral, lif ve bitkisel bileşikler süt üretimine dolaylı yoldan katkıda bulunabilir. Ancak bu alanda yapılan çalışmalar genellikle küçük ölçekli veya gözlemseldir; kanıtlar sınırlıdır. En kesin yaklaşım, sağlıklı bir genel diyetle birlikte sık emzirmeye devam etmek, gerekirse ek olarak yukarıdaki besinlerden çeşitli kombinasyonlar şeklinde yararlanmaktır. Böylece hem anne enerji ve besin dengesi korunur hem de süt miktarı doğal yollarla desteklenmiş olur.
Kaynaklar
- Lumen Learning, “Lactation – Anatomy and Physiology II”.
- University of Utah Health, “Nutrition Guidance for Breastfeeding Women” (2022).
- UPMC HealthBeat, “Foods That Promote Breast Milk Production” (May 8, 2025).
- UW Medicine Lactation Services, “Herbs and Foods to Increase Your Breast Milk Supply” (Eğitim Broşürü).
- Drugs and Lactation Database (LactMed) – Fenugreek, NCBI.
- Drugs and Lactation Database (LactMed) – Goat’s Rue, NCBI.
- Phupong V. et al. “The effect of Moringa oleifera capsule in increasing breastmilk volume in early postpartum patients: A double-blind, randomized controlled trial.” PLOS One (2021).
- Grzeskowiak L.E. ve ark., “Effect of brewer’s yeast or beta-glucan on breast milk supply following preterm birth: the BLOOM study (protokol).” International Breastfeeding Journal (2024).
- Allaire A. ve ark., “Complementary and alternative medicine in pregnancy: A survey of nurse-midwives.” Obstet Gynecol (2000).
-
Lazarus H., “Complementary therapies in pregnancy.” Acta Obstet Gynecol Scand (2018). (Gıda ve bitkisel destek uygulamaları genel değerlendirmesi)

Bir yanıt yazın