Çocuklarda Alerji Nedenleri?
Çocukluk çağı alerjileri, modern toplumlarda giderek artan bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Alerjik hastalıklar, bağışıklık sisteminin normalde zararsız olan çevresel ya da besinsel maddelere aşırı tepki vermesi sonucunda ortaya çıkar. Dünya genelinde çocukların önemli bir bölümünde alerjik duyarlılık saptanmakta, bu durum hem yaşam kalitesini hem de sağlık sistemlerine olan yükü etkilemektedir. Alerjilerin ortaya çıkışında genetik yapı, çevresel faktörler, yaşam tarzı değişiklikleri ve immünolojik gelişim süreçleri önemli rol oynar. Çocukluk dönemi, bağışıklık sisteminin şekillendiği bir süreç olduğundan, bu dönemdeki etkiler ilerleyen yıllardaki alerjik hastalık riskini de belirler.
Alerjinin Temel Mekanizması
Alerjik reaksiyonlar, immün sistemin antijen olarak algıladığı bir maddeye karşı verdiği IgE aracılı tepkilerle başlar. Normalde zararsız olan bu maddelere (alerjenlere) karşı vücutta önce duyarlanma, ardından tekrar karşılaşma durumunda aşırı yanıt gelişir. Duyarlanma aşamasında antijen sunan hücreler, T yardımcı hücreleri (özellikle Th2 alt tipi) üzerinden B hücrelerini uyarır ve IgE üretimi başlar. Üretilen IgE antikorları mast hücreleri ve bazofillerin yüzeyine bağlanır. Aynı alerjenle yeniden temas edildiğinde bu hücreler histamin, prostaglandin ve lökotrien gibi mediyatörleri salar; bu da kaşıntı, kızarıklık, burun akıntısı, ödem ve solunum güçlüğü gibi klinik belirtilere yol açar.
Çocuklarda bağışıklık sistemi henüz tam olgunlaşmamış olduğundan, bu aşırı yanıt mekanizmaları daha kolay tetiklenebilir. Ayrıca çocuklarda epitel bariyerlerinin geçirgenliği erişkinlere kıyasla daha yüksektir; bu da özellikle solunum yolları ve gastrointestinal sistem üzerinden alerjenlerin daha kolay geçmesine neden olur.
Genetik Faktörler
Alerjilerin çocukluk çağında ortaya çıkmasında genetik yatkınlık önemli bir belirleyicidir. Ailesinde alerjik hastalık bulunan çocuklarda alerji görülme sıklığı anlamlı derecede yüksektir. Eğer ebeveynlerden biri alerjikse, çocuğun alerjik hastalık geliştirme olasılığı yaklaşık %30–40 civarındadır. Her iki ebeveyn de alerjikse bu oran %60–80’e kadar çıkabilir. Genetik yatkınlık, spesifik bir alerjene değil, genel olarak IgE aracılı aşırı duyarlılık eğilimine işaret eder.
Bağışıklık sistemiyle ilişkili bazı gen bölgeleri (örneğin kromozom 5q31-33 bölgesindeki IL-4, IL-13 genleri) Th2 yanıtının aşırı aktive olmasına yatkınlık yaratabilir. Ayrıca deri ve mukoza bariyerlerini güçlendiren filaggrin gibi proteinlerin üretiminden sorumlu genlerdeki mutasyonlar da alerjen geçişini kolaylaştırarak atopik dermatit ve diğer alerjik hastalıkların gelişimini kolaylaştırır.
Çevresel Faktörler
Genetik eğilim tek başına alerjiyi açıklamaz; çevresel faktörlerin etkisi büyüktür. Günümüzde çocukların daha az mikrop maruziyetine sahip steril ortamlarda büyümesi, alerji artışını açıklamakta kullanılan “hijyen hipotezi”nin temelini oluşturur. Bu hipoteze göre erken yaşlarda belirli mikroorganizmalarla karşılaşmak bağışıklık sistemini dengeler; mikroorganizmalardan uzak kalmak ise Th2 yanıtının baskın hale gelmesine ve alerjik hastalıkların artmasına yol açar.
Ayrıca çevresel hava kirliliği, tütün dumanı, iç mekân nemi, ev tozu akarları, polen yoğunluğu, şehirleşme düzeyi ve beslenme alışkanlıkları çocuklarda alerji gelişimini etkileyen önemli faktörlerdir. Özellikle hava kirleticileri solunum yolları epitelini zedeleyerek alerjenlerin daha kolay geçmesine yol açar. Sigara dumanına maruz kalmak, hem prenatal dönemde hem de doğum sonrası dönemde alerji riskini artırır.
Gıda Alerjileri
Gıda Alerjisinin Gelişimi
Gıda alerjileri genellikle erken çocuklukta, özellikle yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkar. Anne sütünden ek gıdalara geçiş dönemi bağışıklık sisteminin oral tolerans geliştirmesi açısından kritik bir zaman dilimidir. Bu dönemde belirli gıdalara karşı tolerans yerine IgE aracılı bir yanıt oluşursa gıda alerjisi gelişir.
Sık Görülen Gıda Alerjenleri
Çocuklarda en sık alerji yapan gıdalar arasında inek sütü, yumurta, yer fıstığı, ağaç yemişleri, buğday, soya, balık ve kabuklu deniz ürünleri yer alır. İnek sütü alerjisi genellikle ilk yıl içinde ortaya çıkar ve birçok çocukta ilerleyen yaşlarda kendiliğinden kaybolur. Fıstık ve kabuklu yemiş alerjileri ise daha kalıcıdır ve ciddi anafilaksi riski taşır.
Risk Faktörleri
Gıda alerjilerinin ortaya çıkmasında genetik yatkınlık, sezaryenle doğum, anne sütü süresinin kısalığı, erken yaşta veya çok geç alerjen tanıtımı, bağırsak mikrobiyotasındaki dengesizlikler önemli rol oynar. Ayrıca gastrointestinal bariyerin geçirgenliği yüksek olduğunda alerjenlerin emilimi kolaylaşır.
Solunum Yolu Alerjileri
Polenler ve Mevsimsel Etkiler
Polen alerjileri genellikle okul çağı çocuklarında görülür. Bahar aylarında ağaç, çimen veya yabani ot polenleri solunum yollarına girerek burun akıntısı, hapşırma, göz kaşıntısı ve bazen astım belirtilerine yol açar. Genetik olarak duyarlı çocuklarda polenle karşılaşma, IgE aracılı aşırı yanıtı tetikler.
Ev Tozu Akarları ve İç Mekan Alerjenleri
Ev tozu akarları, halı, yastık, yatak ve pelüş oyuncaklarda biriken mikroskobik canlılardır. Bu akarların dışkılarındaki proteinler güçlü alerjenlerdir. Özellikle nemli iç mekânlar akarların çoğalması için uygun ortam oluşturur. Bu alerjenlere uzun süreli maruziyet, çocuklarda kronik burun tıkanıklığı, astım atakları ve gece öksürüğüne neden olabilir.
Küf Mantarları
Küf sporları da özellikle nemli ortamlarda alerjik duyarlılık geliştiren çocuklarda solunum problemlerine neden olur. Kapalı ortam havalandırmasının yetersiz olduğu evlerde bu alerjenlerin yoğunluğu artar.
Temas Alerjileri
Temas alerjileri, cildin dış etkenlere karşı geliştirdiği aşırı duyarlılık reaksiyonlarıdır. Çocuklarda en sık görülen temas alerjenleri arasında nikel, parfüm içeren kozmetikler, sabunlar, deterjan kalıntıları ve bazı tekstil boyaları yer alır. Temas alerjileri genellikle gecikmiş tip (Tip IV) hipersensitivite mekanizmasıyla ortaya çıkar; bu nedenle belirtiler maruziyetten birkaç saat ila günler sonra gelişebilir. Kızarıklık, kaşıntı, döküntü ve ciltte kalınlaşma sık görülen bulgulardır.
Mevsimsel Faktörler
Mevsim geçişleri, polen yoğunluğu, sıcaklık ve nem değişiklikleri nedeniyle alerjik belirtilerin artmasına yol açar. Bahar ayları polen alerjileri için riskli dönemdir. Yaz aylarında küf sporları ve akar yoğunluğu artar. Sonbaharda yaprak dökümüyle beraber küflerin çoğalması gözlenir. Kış aylarında kapalı ortamlarda geçirilen sürenin artması, ev içi alerjenlere maruziyeti yükseltir. Mevsimsel değişkenlik, özellikle solunum yolu alerjilerinde belirgin dalgalanmalara neden olur.
Bağırsak Mikrobiyotası ve Alerji
Son yıllarda yapılan araştırmalar, bağırsak mikrobiyotasının bağışıklık sisteminin dengelenmesinde önemli rol oynadığını göstermektedir. Doğum şekli, anne sütü alımı, antibiyotik kullanımı ve beslenme biçimi mikrobiyota kompozisyonunu etkiler. Mikrobiyal çeşitliliğin az olması, bağışıklık sisteminin tolerans geliştirme kapasitesini azaltır ve alerjik hastalık riskini artırır. Özellikle yaşamın ilk aylarında mikrobiyota gelişimi, ilerleyen yıllarda alerji yatkınlığı açısından belirleyici olabilir.
Prenatal ve Perinatal Etkiler
Gebelik döneminde annenin beslenmesi, sigara kullanımı, çevresel kirleticilere maruziyet, sezaryenle doğum ve erken doğum gibi faktörler çocuğun bağışıklık sistemini etkiler. Sigara dumanına prenatal maruziyet, doğumdan sonra solunum yolu alerjileri için güçlü bir risk faktörüdür. Sezaryenle doğan bebeklerde bağırsak mikrobiyotasının çeşitliliği azalır ve bu durum alerjik hastalıklarla ilişkilendirilmiştir. Anne diyetindeki bazı maddeler (örneğin fıstık, süt) prenatal tolerans gelişimini etkileyebilir; bu konuda kanıtlar karmaşık olsa da prenatal çevre önemli bir belirleyici olarak kabul edilir.
Sonuç
Çocuklarda alerji nedenleri çok faktörlü bir yapıya sahiptir. Genetik yatkınlık temel zemini oluştururken, çevresel maruziyetler, beslenme alışkanlıkları, mikrobiyota gelişimi, prenatal etkiler ve mevsimsel faktörler bir araya gelerek alerjik duyarlılığın ortaya çıkmasına yol açar. Alerjilerin önlenmesinde ve yönetiminde bu faktörlerin anlaşılması, erken dönemde riskli çocukların belirlenmesi ve uygun çevresel düzenlemelerin yapılması büyük önem taşır.
Kaynaklar
- World Allergy Organization. Pediatric Allergy Guidelines.
- Johansson SGO et al. Revised nomenclature for allergy for global use, J Allergy Clin Immunol, 2004.
- Strachan DP. Hay fever, hygiene, and household size. BMJ, 1989.
- Prescott SL, Björkstén B. Probiotics for the prevention of allergy in children. Lancet, 2007.
- Sicherer SH, Sampson HA. Food allergy: Epidemiology, pathogenesis, diagnosis, and treatment. J Allergy Clin Immunol, 2014.

Bir yanıt yazın